Kategori: Diğer Haberler | 0 Yorum | 388146 Okunma | Yazan: admin | 10 Ekim 2008 22:16:37
İstanbul Üniversitesi düzenlenen törenle 2008-2009 eğitim ve öğretim yılına başladı.
Fen Edebiyat Fakültesi'nde düzenlenen törene Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, işdamı Bedrettin Dalan ve çok sayıda öğretim üyesi ile öğrenciler katıldı.
Törende konuşan İÜ rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, iktara ve YÖK'e yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Toplumun yapay sorunlarla oyalandığını, yapılan yolsuzluklarla toplumsal değerlerin aşındırıldığını ve toplumun karanlık bir geleceğe doğru gittiğini belirten Prof. Dr. Parlak, "Giyim kuşamdan davranışlara kadar uzanan bir çizgi üzerinde geçmişe ilişkin bir özlem, ona bir tür dönüş arzusu görmek hiç de zor değil. Özelikle din kisvesi altında, masum istekler olarak bir özgürlük talebi olarak gösterilmek istenen şey, aslında geçmişin bin model olarak görülmesi ve istenmesidir. Böyle bir modelin önünde engel de açık söylemek gerekirse laiklik olarak düşünülmektedir" dedi.
"İnanç kalıplarının arkasına saklananlar bireysel çıkarlarını önde tutarlar"
"İnançlarını kalıpların arkasına saklayan insanlar, sonuçta bireysel çıkarlarını her şeyin önünde tutarlar" diyen Parlak, "nitekim daha önce olduğu gibi sbugün de her toplumda kişilerin inançları onların birtakım skandallara karışmasına engel olamamaktadır" diye konuştu.
Toplumdaki kutuplaşmaya da dikkat çeken parlak, "Bu toplumun hiç bir zaman dinle ve İslamiyet'le sorunu olmadı. O halde şimdi niçin var? bu ülkeyi canını vererek kurtaranlar kimler? Türkler, Kürtler, Lazlar, hepimiz değil miyiz? Peki durup dururken mi biz birbirimize düşman olduk? Elbette hayır. Sistemli bir şekilde bu hale düşürüldük. Politika uğruna, çıkar hesapları yüzünden, dinin politikaya alet edilmesi yüzünden bu günlere geldik.En çok maddi çıkarlar ülkeyi bu kavga ortamına sürükledi.
"Bu üniversite asla siyasi iktadarın göstereceği hedef doğrultusunda yürümeyecektir"
Görev süresi 19 Ocak'ta bitecek ve yaş haddinden emekliye ayrılacak olan Parlak, eğitim sorunlarının göz ardı edildiğini vurgulayarak, "YÖK genel kurulana bir yıl önce hükümet tarafından atanan üye, İÜ'de yapılacak seçimlerde rektör adayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumu anlamakta güçlük çekiyorum. Bu mudur demokrasi, bu mudur bilimsel özerklik? Meydanlara savunulan demokrasi ve bilisel özerklik böyle mi sağlanacak? Birisi bana bu ilişkinin demokrasiyle, sağduyuyla nasıl bağdaştıralabileceğini açıklasın! Hem aday olacaksın, hem bu adayın değerlendirileceği kurulun üyesi olacaksın, hem de siyasi iktidarın tercih ettiği kişi olacaksın. Böyle bir şey olamaz. Dünyada bunun bir örneği yok. İÜ böyle bir uygulamayı asla ve asla hak etmemektedir. Bu üniversite hiç bir zaman herhangi bir siyasi iktidarın gösterdiği veya göstermek istediği hedef doğrultusunda yürümemiştir ve asla yürümeyecektir. Üniversite yönetimlerinin siyasallaştırılması bu ülkeye hiç bir şey katmaz" dedi.