Kategori: Burs Haberleri | 1 Yorum | 705479 Okunma | Yazan: admin | 06 Ocak 2010 16:51:55
Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının ''Beş Yılda Beş Bin Öğrenci Projesi'' kapsamında lisans üstü eğitim için yurt dışına gönderilecek öğrenciler bilgilendirme toplantısına katıldı.
Erdoğan, yaptığı konuşmada, 41 öğrencinin daha dünyanın en iyi üniversitelerine uğurladıklarını belirterek, Türkiye'de 94'ü devlet, 45'i vakıf olmak üzere toplam 139 üniversite bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, bunların 63'ünün kendi dönemlerinde açıldığını hatırlatarak, artık üniversitesi olmayan il kalmadığını ifade etti.
Bu nedenle göçü de büyük ölçüde önlediklerini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Yani eğitim sebebiyle yüksek öğrenim için değişik illere göç eden insanımızı, gencimizi kendi ilindeki üniversiteleri seçme imkanını getirmiş oluyoruz.
Türkiye'nin 81 vilayetini ziyaret eden bir Başbakan olarak konuşuyorum; en az gittiğim ile 3 kez gittim, sorunları yerinde inceleme fırsatını yakaladım.
Anadolu'daki, Trakya'daki bu yeni üniversitelerimiz çok hızlı bir şekilde gelişiyor, ilerliyor, modern eğitim imkanlarına kavuşuyor.
Kırşehir'de, Batman'da, Yozgat'ta, Kırklareli'nde, Mardin'de, Şırnak'ta Hakkari'de üniversitelerimiz bu şehirlerimizin umudu, vizyonu haline geldi.
Bu üniversitelerimizde, inanıyorum ki, oralarda barışın tohumları atılıyor; inanıyorum ki, ekonomik hareketlenmenin tohumları atılıyor.
Belki bugün değil ama en geç yarın bunlar gerçekleşecek. Bu noktada umutlarım kesinlikle sonsuzdur. Bizim şu anda zaten dünya ile rekabet edebilecek üniversitelerimiz var.
Ben inanıyorum ki, yakın bir zamanda Türkiye'nin üniversiteleri dünya ile rekabet etmekle kalmayacak, bu rekabette adım adım öne geçecektir. Çünkü sizler varsınız.
Çünkü sizler gibi nice öğrencilerimiz var. Çünkü bizim genç, dinamik, zeki bir genç neslimiz var. Bu üniversiteler bizim eğitim, bilim, kültür ve sanat hayatımız sizlerin sayesinde daha ileri atılımlar yapacaklar.''
''İÇİNE KAPALI BİR SÜREÇ YAŞADIK'
''İlim, Çin'de de olsa alınız'' sözünü anımsatan Başbakan Erdoğan, ''İlim dünyanın en uzak bir ucunda bilgi ve bilim olsa, onu almak bizim medeniyetimizin de gereğidir'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ama biz uzun zaman içine kapalı bir süreci yaşadık bilimde, dışa açılamadık ve dışarıyı da içeriye sokmadık. Dikkat ediniz, 7 yılda 63 yeni üniversiteyi Türkiye'ye kazandırırken, buna itiraz edenler oldu.
İşte bu, içe kapanmanın, maalesef, neticeleriydi. 'Binayı, personeli, öğretim görevlisini nereden bulacaksınız' dediler. Biz, her zaman şunu söyledik; 'kaynak Türkiye'dir' dedik.
İşte öğretim üyelerimiz burada ama yatırım yaparsan öğretim üyesi olur. Yatırım yapmazsan, öğretim üyesi olmadığı gibi elindekileri de kaybedersin.
Çünkü ölüm hak. Bir gün gelecek hocalarımız da tek tek nasıl ölüyorsa, onlar da ölecekler ama yerine yetiştirdiklerimiz var mıydı?
Yoktu. İşte biz bu eksiği gideriyoruz. Ve güçlü bir ekonomiyi tamamen Türkiye'ni kaynaklarıyla inşa ediyoruz.''
''UCUZ YATIRIM''
''Bilime yapılan yatırım, pahalı değildir, en ucuz yatırım, bilime yapılan yatırımdır. İşte biz bunu yaptık'' diyen Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin geleceğini de genç nesile yatırım yaparak inşa etmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Üç, beş yılı değil, gelecek 20, 30, 50 yılı planlayarak bu yolculuğu sürdürdüklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Geleceği bu günden tasarlayamazsak, yarınlarımız, gelecek kuşaklar bizi lanet ile anacaktır'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şu anda, YÖK'ün bu alanda attığı adımlar var. Master, master öncesi, doktora, doktora öncesi, sonrası öğrenciler için attığı adımlar var.
250 civarında öğrenci YÖK tarafından gönderildi. Aynı şekilde TÜBİTAK'ın yaptığı çalışmalar var. Türkiye'nin tüm üniversitelerinde adım adım sorunları gideriyoruz, ihtiyaçları karşılıyoruz.
Üniversiteleri şehirlerimizin umudu haline dönüştürüyoruz.
Bizim şanlı bir tarihimiz var, muhteşem bir geçmişimiz var. hiçbir millete nasip olmayacak bir medeniyet tasavvurumuz var, bir kültür birikimimiz var ama geçmişle sadece övünmek bize bir şey kazandırmıyor.
Geçmişin hülyasına takılıp kalamayız. Geçmişteki başarılarımızla yetinemeyiz. Geçmişimizi hiç unutmamak, ondan dersler çıkarmak, tarihi birikim ve tecrübeyi aklımızda tutmak, bizim için önemli bir zenginliktir.
Biz geçmişin birikimi üzerine, geleceği tasarlamak, daha ilerilere ulaşmak için gayret göstermek zorundayız. Oradan aldığımız tecrübeyi geleceğe taşımak, oradan aldığımız ilham ve azimle geleceği şekillendirmek zorundayız. Onun için hep geleceğe bakacağız.
Bugün yeni üniversite kurulmasına karşı çıkanlar, yarın inanıyorum ki oradan yetişmiş son derece donanımlı öğrenciler karşısında inanın mahcup olacaklardır.
Türkiye çok hızlı bir şekilde büyüyor. Bunu Ankara'da, Türkiye'de kalırsak göremeyiz ama dünyayı gezip dolaştıkça Türkiye'nin ne denli hızlı büyüdüğünü o zaman çok daha iyi hissediyorsunuz.
Türkiye, ekonomisiyle, dış politikasıyla, sosyal güvenlikleriyle büyüyor. 7 yıl önce dünyanın 26. büyük ekonomisiydik, bugün 17. büyük ekonomisi haline geldik, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisiyiz.
7 yıl önce milli gelirimiz, 230 milyar dolardı. Henüz bu yılın ki belli olmadı ama 2008 yılı sonu itibarıyla 742 milyar dolara ulaştı. Küresel kriz sebebiyle bu yıl bir düşüşümüz olacak.
7 yıl önce 36 milyar dolar ihracatımız vardı, küresel krize rağmen şu anda geldiğimiz nokta, yaklaşık 102 milyar dolar bu yılın ihracatı...
Yedi yıl önce ekonomik krizlerle, siyasi krizlerle çalkalanan bir Türkiye vardı bugün BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi, AB ile katılım müzakerelerini yürüten, Medeniyetler İttifakına eş başkanlık yapan, bölgesel meselelere ağırlığını koyan, G-20 üyesi bir Türkiye var.
Yarın çok daha iyi olacak. Türkiye gelecekte bugünkünden daha ileri bir noktaya gelecek. işte geleceğin o muhteşem Türkiye'sinin donanımlı gençlerini bugünden hazırlamak zorundayız, yarın geç olmasın.
Eğitimde her türlü imkanı seferber etmek, en kaliteli eğitim zeminine kavuşmak, Büyük Türkiye'nin çalışkan evlatlarını bugünden yetiştirmek zorundayız. Geniş ufuklu bakıyoruz. Umutla, vizyonla bakıyoruz. Bir vizyon koymak zorundayız.
2010 yılı da, sonraki yıllar da Türkiye için milletimiz için başarılarla dolu parlak yıllar olacak. Bütün karamsarlara inat, bütün kötümserlere inat, tüm felaket tellallarına inat, ben Türkiye'yi aydınlık yarınların beklediğine inanıyor, bu azimle gayret gösteriyoruz.''
EĞİTİMDE ATILAN ADIMLAR
Eğitim alanında cumhuriyet tarihini rekorlarını kırdıklarını, her türlü imkanı seferber ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, 142 bin 600 yeni dersliğin son 7 yılda inşa edildiğini, 734 bin 784 bilgisayarı okullara kazandırdıklarını söyledi.
Sekiz derslik ve üzeri tüm okullara, 29 bin 428 bilişim teknolojisi sınıfı kurulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şu anda bilişim sınıfı oranın yüzde 95 civarında olduğunu dile getirdi.
Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Orta Anadolu'nun neresine gidilirse gidilsin, artık ''çocukların para istemediğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''İstedikleri ne biliyor musunuz? Bilgisayar istiyorlar. 'Tayyip Amca, bana bir laptop verir misin' diyor. Buraya geldik. İşin güzelliği burada'' dedi.
Eğitimin altyapısını en güzel şekilde inşa etmek için şartları zorladıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, özürlüler, kızlar ve yoksulların eğitim imkanından mahrum kalmaması için her türlü maddi ve manevi desteği verdiklerini belirterek, zengin fakir ayrımı yapılmadan ilk ve orta öğretimde kitapları ücretsiz dağıtıldığını anımsattı.
Öğrencilere verilen burs ve kredilere ilişkin bilgiler de veren Başbakan Erdoğan, bu konuda kesin talimat verdiğini, isteyen her öğrenciye burs ve kredi verildiğini hatırlattı.
Burs ve kredi alan öğrenci sayısının şu anda yaklaşık 1 buçuk milyon olduğunu anlatan Erdoğan, 2002'de burs ve kredi olarak ödenen paranın 45 TL olduğunu, bu ay yapılan son zamla birlikte üniversite öğrencilerine ödene rakamın 200 TL olduğunu bildirdi.
Yedi yılda bu miktarı tam yüzde 344 artırdıklarını belirten Erdoğan, yapılan yurt binaları konusunda da bilgi verdi.
Gelecek 20 yılda ülkenin ihtiyaç duyacağı insan gücü alanlarını tespit ettiklerini belirten Erdoğan, bu nedenle adımlar atmak için bu projeyi başlattıklarını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'yi dünyanın bir eğitim üssü, bir eğitim merkezi yapmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz'' dedi
Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Şura Salonu'nda düzenlenen, MEB ''5 Yılda 5000 Öğrenci Projesi'' kapsamında lisansüstü eğitim için yurt dışına gönderilecek öğrencileri bilgilendirme toplantısında bir konuşma yaptı.
Erdoğan, yaptığı konuşmada, proje kapsamında dil ve edebiyat, temel bilimler ve mühendislik, sağlık bilimler, sosyal bilimler, uygulamalı sosyal bilimler, ziraat ve ormancılık alanlarının 381 alt alanında öğrencilerin eğitim almalarını öngördüklerini ifade etti.
2007 yılı başından itibaren bu alanları esas alarak yurt dışında doktora ve yüksek lisans eğitimleri alabilmeleri için öğrenci göndermeye başlanıldığını hatırlatan Erdoğan, hali hazırda 1408 öğrencinin bu proje kapsamında yurt dışında burslu statüde lisans üstü öğrenim gördüğünü bildirdi.
Bugün atılan adımla da 2009 yılında seçilen 941 öğrenciyi yurt dışına uğurladıklarını belirten Erdoğan, çalışmaların devam ettiğini ve açığı kapatmak için 2010 yılında 1000-1500 öğrenci için duyuru yapma hazırlıklarının sürdürüldüğünü söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hiç çekincemiz yok, hiç tereddütümüz yok. Yeter ki bu ülkenin gençleri okusun. Biz bunu istiyoruz. Biz bunu yakalayamadık, biz bundan istifade edemedik.
Ama istiyoruz ki yeni nesil, yeni kuşak bunlardan istifade etsin. Yeter ki bu ülkenin zeki öğrencileri en iyi okullarında okusun, en kaliteli eğitimi alsın.
Gittiğimiz ülkelerde o ülkenin liderleriyle bunları konuşuyoruz. Tabii, onlar da, 'Ne demek. Kapılarımız açık' diyorlar. Bu adımları atıyoruz.
Yeter ki bugünde Türkiye'nin geleceğine hazırlık yapılsın. Biz hiçbir imkandan kaçınmadık. Bundan sonra da kaçınmayacağız. Türkiye'yi dünyanın bir eğitim üssü, bir eğitim merkezi yapmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Gazi Mustafa Kemal bunu 1920'li yıllarda fark etmişti. Yurt dışına ilk öğrenci gönderme kararı bizzat Gazi Mustafa Kemal'in verdiği talimatla 1929 yılında çıkarılan kanunla verilmiştir.
Yeni Türkiye'nin fabrikaları, demir yolları, kara yolları, köprüleri işte o mühendislerin eliyle inşa edildi. Ama ondan sonra uzunca bir ara...
Bu sadece onda olmadı. Aynı şeyi demir yollarında da yaşadık. Ülkemizin dört bir yanını demir ağlarla örme talimatını verdi ama Gazi'nin bu talimatını dinleyen oldu mu?
Bize kadar ne yazık ki olmadı. Şimdi biz demir ağlarla örüyoruz Türkiye'yi. İşte hızlı tren bizimle başladı. Mevcutları yenileme tamamen bizimle başladı.
Demir ağlarla gidilmeyen yer kalmayacağı gibi inşallah hava hattında da uçakların ulaşmayacağı bölge, il demiyorum, bölge kalmayacak. İşi bu noktaya götürüyoruz.
Cumhuriyetin 10. yılında o öğrencilerimizin imzası vardı. İnşallah, Cumhuriyetimizin 100. yılında da, 2023'te şimdi gönderdiğimiz öğrencilerin imzası olacak.''
ÖĞRENCİLERE TAVSİYELER
Konuşmasında öğrencilere bazı tavsiyelerde de bulunan Erdoğan, öğrencilerin uzak diyarlara gideceğini, ailelerinden, arkadaşlarında ayrı kalacaklarını belirterek, her ayrılığın aslında yeni bir buluşma olduğunu dile getirdi ve öğrencilerin Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceğiyle buluşacağını söyledi.
Öğrencilerin bu yolculuğunun bu nedenle ''kutlu bir yolculuk'' olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, öğrencilerin gidecekleri yerlerde lisansüstü eğitimlerini en iyi şekilde yapacaklarından ve üstün başarılar göstereceklerinden hiç şüphesinin olmadığını ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sizin için tahsis edilen kaynak bu ülkenin on milyonlarca insanının dişinden, tırnağından arttırdığı birikimlerinden ayrılmıştır. Ananızın sütü gibi helaldir.
Bunu böyle biliniz. Onun için bu milletin sizden büyük beklentileri var. Bu beklentileri boşa çıkarmayacağınıza, sizin için sarf edilen birikimleri heba etmeyeceğinize canı gönülden inanıyorum.
Geri döndüğünüzde de ülkemiz için, milletimiz için en iyiyi, en güzeli yapacağınızı biliyorum. Güzel ülkemizin en ücra köşesinde bilginiz, görgünüz, sevginiz ve azminiz yeni ışıklar yakacak ve oradaki yavrularımızı bizlerin umudu haline getireceğinize yürekten inanıyorum.
Öğrenim için gittiğiniz yerlerde aynı zamanda Türkiye'nin birer misyon şefi olacaksınız. Adeta öyle çalışacaksınız. Birer başkonsolos gibi, birer büyükelçi gibi çalışacaksınız.
Bunun da çok önemli bir vazife olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sizlerin gideceğiniz ülkelerde, yaşayacağınız şehirlerde, öğrenim göreceğiniz okullarda ülkemizin tanıtım elçisi gibi görev yapmanız gerekiyor.
Türkiye adına oluşmuş önyargıları yıkmak, Türkiye'yi tarihiyle, kültürüyle dünya mirasına sağladığı katkılarla tanıtmak, özellikle ülkemizin son dönemde kaydettiği küresel nitelikteki başarıları aktarmak göreviniz olmalıdır.
Bunun yanında, gittiğiniz ülkelerde vatandaşlarımızla, soydaşlarınızla dayanışma içinde olmanız da son derece önemlidir.
Oralarda milli meselelerinize sahip çıkınız, milli günlerimizi hep birlikte ve coşku içinde kutlayınız, ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ederek uluslararası tezlerimizi, haklı meselelerimizi oralarda mutlaka savununuz.
Bu ülkenin sizden büyük beklentileri var, bu milletin sizden büyük beklentileri var. Edindiğiniz tecrübeleri ülkemize kazandırmak, insanımıza kazandırmak için ahde vefa ile hareket edeceğinize inanıyorum. Ülke ve millet olarak sizlere inanıyoruz, sizlere güveniyoruz.''
Geleceğin Türkiye'sinin yurt dışına gönderilen öğrencilerin gayretiyle şekilleneceğini belirten Başbakan Erdoğan, öğrencilerin bu büyük sorumluluğu hakkıyla taşıyacaklarını bildiklerini ifade etti.
Erdoğan, sözlerinin sonunda öğrencilere başarı dileklerinde bulundu ve projede emeği geçenlere teşekkür etti.